Kayıtlar

Kasım, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yüzümü Size Çeviriyorum, Edip Cansever

Yüzümü size çeviriyorum, siz misiniz?  Elimi suya uzatıyorum, siz misiniz?  Siz misiniz, belki de hiç konuşmuyorum.  Belki de kim diye sorsalar beni  Güneşe, çarşıya, kadehe uzatacağım ellerimi  Belki de alıp başımı gideceğim Biliyorsunuz ya bir ağrısı vardır gitmenin Nereye, ama nereye olursa gitmenin Hüzünle karışık bir ağrısı. Edip Cansever

Varolmayan Şövalye (IV) , Italo Calvino

Hiç bir kitabı bu kadar sevmemiştim. "Bu öykünün geçtiği çağda dünyanın düzeni henüz karışıktı. Varolan hiçbir şeyin karşılık vermediği adlara, düşüncelere, kalıplara, kurumlara rastlamak olağandı. Öte yandan yeryüzü adsız , öteki şeylerden ayrımsız cisimlerle, kişilerle yetilerle kaynaşıyordu. Öyle bir çağdı ki, varolma, iz bırakma, varolan herşeyle sürtüşme iradesi ve direnci henüz tümüyle kullanılmıyordu, çünkü birçokları - yoksulluktan, bilgisizlikten ya da, tam tersine her şey böyle de pekala yürüdüğünden ötürü - bundan hiç yararlanmıyorlardı, bu yüzden bir miktarı boşlukta öylece yitip gidiyordu. İşte o zaman, böyle erimiş durumda bulunan irade ve özbilincin, tıpkı algılanamayacak kadar minik su zerrelerinin  yoğunlaşıp buluta dönüştüğü gibi, bir noktada yoğunlaştığı oluyordu; bu topak, rastlantı sonucu ya da içgüdüyle o zamanlar çoğu yerde açık bulunan bir ada, bir soya, askeri kadrolarda bir rütbeye,bir yerine getirilecek  görevler ve saptanmış kurallar öbeğine tosluyordu

özlemle yaşamanın bir yaşama biçimi olması fenomeni

Resim
Şimdi Ankara'da olsaydım ve herhangi bir sınava dair bu kadar az fikrim olsaydı o dersi ya bırakır ya da withdraw çekerdim. Gelecek dönem alırdım, olmadı gelecek yıl... Bu kadar sıkıntıya değmez Kübra bir diğerine daha çok çalışır telafi edersin diye avuturdum kendimi. Çünkü her dönem sevdiğim keyifle okuduğum en az bir iki dersim olurdu, yani hiç bir şey olmasa bir iki felsefe dersim olurdu keyifle çalıştığım hatta okumalara doyamadığım. Bu dersi bırakmak istemiyorum ama çalışmak da istemiyorum, en az diğerlerine de çalışmak istemediğim kadar. Şu zorunlu dersleri bir verip kurtulsam, sıyırsam kendimi şu uluslararası ilişkilerden daha rahatlayacakmışım gibi hissediyorum. Belki o yüzden lisansta olduğu kadar stresli değilim.  Ama böyle zamanlarda ben Ankara'yı özlüyorum işte. Böyle daralınca saracak birileri olurdu illa etrafımda :) Meryem'i arardım mesela 3. yurdun önünde sigara içerdik, ya da 7 inci yurda gidip ortalığı karıştırırdım :D ahahah ya da Mesut'a s

Eylül’dü

Dalından kopan yaprakların Sararan yanlarına yazdım adını Sahte bir gülüşten ibarettin oysa. Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu. Eylül’dü. Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız Adımlarımızın kısalığı bundandı Bundandı gözlerimin durgunluğu. Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan, Ellerin kadar ıssız, Sen kadar zamansız molalar veriyordum Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz. Eylül’dü. İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin, Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun. Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde. Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman En çok sesini aradım. Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ. Gözlerini sildi zaman.. Dedim ya... Eylül’dü. Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin. Cemal Süreya

Varolmayı da öğrenir insan

Tüm aldatıcılığına rağmen hayatın, varolmayı da öğrenir insan, öyle diyor Calvino. .... Bazen yürürken kaybolduğunu hisseder ya insan, durmak için bir köşe arar. Sanki köşeyi dönsem tanıdığım bir yeri görecekmişim de yolumu bulacakmışım. Döneceğim köşe de beni karşılayacak olanın ne olduğunu bilmeden, köşeye ulaşmayı çalışmanın kendisidir ürkütücü olan, kaybolmak değil.  Köşeyi döndüğümde yeni bir aşkla ya da eski bir dostla karşılaşacağım belki sadece, belki aradığım yolun kendisi değil de yolda yoldaşlık edebileceğim birisidir.  Bu koşturmacam neden, nereye koşuyorum böyle, bu telaşım, bu sessizliğim neden? Belki şu köşeyi bir dönsem birisi dur diyecek, koşma artık gel birlikte yürüyelim. Yürümeye başladığım ama nereye gideceğimi bilmediğim o yolda artık koşmama gerek kalmayacak. Nedensiz sevmelerim karşılık bulacak, birisi, bu sefer, 'kal!' diyecek 'gitme!'.  O zaman, gelecek kendiliğinden gelecek de hazırladığı yeni döneme misafir edecek beni. Çok şey ist

Göğe Bakma Durağı, Turgut Uyar

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideri

Alayının şerefine

Resim
"Dertli dertli çalıyor saz Ağlıyorum bu akşam bu barda Parça parça olmuş gönlüm Kırılmış bir kadeh gibi yerde Katılmıyor türkülere" İşler güçler kainatın en saçma dizilerinden birisidir bence, kafa dağıtmaya birebirdir. Verdiği bir kaç toplumsal mesajı saymazsak - ki onlar da kendilerini parlaya parlaya belli ederler - izlenesi bile değildir, ama absürd olan ne varsa beni kendine çektiğinden izlerim işte. Bu gece beni çok şaşırttı. Kendime gelemedim hala.  Gül kıyıya vurduğundan beri pek iyi değilim zaten de, koşturmaca içinde akıp geçiyordu zaman.  Sanki şuan yine durdu zaman. Bugün yabancılar polisinde tek bir işlemi yapmak için 7 saat 15 dakika beklemek de zoraki bir sıkkınlık yarattı üzerimde, onun da etkisini göz ardı etmemek gerekir şu an ki ruh halimde. Murat ve Ahmet'in diyaloğu, sizi getirdi aklıma, kiminizle dostluğu paylaştık, kiminizle acıyı, kiminizle mutluluğu, kiminizle eğlenceyi, kiminizle sıkıntıyı, kiminizle çocukluğumuz gençliğimiz hepsi

AHT, Vysehrad

Prag'a geleli 10 ay oldu ve 10 ay da bir günlüğün dolması için yeterli bir zaman, hele de arada radikal kararlar alınmışsa. Türkiye'ye son gittiğimde oradayken kullandığım son günlüğüm bitmediği için kullanırım gayesiyle yanımda getirmiştim. Bu sabah o günlüğe göz atma gafletinde bulundum. İçimden bir şeyler koptu bir kez daha. Ne kadar üzülmüşüm, ne kadar kırılmışım, ne kadar sevmişim ben. Acısı, sızısı geçiyormuş da, izleri silinmiyormuş. Nasıl dışarı atacağımı bilemedim kendimi. AHT'mi aldığım gibi çıktığım sokağa. Vysehrad da buldum kendimi. Kuruldum köşeme ve kitabımı açtığımda gözüme takılan ilk şiir şu oldu: "Bendedir korkusu biten şeylerin Çelik gagasında fecri taşıyan  Mavi kartal benim... Pençelerimde  Asılmış bir Zümrüt gibidir hayat  Sonsuzluk ısırır güzel kavsimde  Susamış bir ceylan gibi zaman!" AHT böyle birden silker ve kendime getirir beni. Bir de Neslihan abla tabi ki :), o esnada telefonum çaldı ve Neslihan ablanın karşı konulamaz

Büyü-mek

Resim
22.10.2012 Europa Macht Schule Project Strasnicka, Praha Bugünden itibaren "hayatımın en enteresan/ yorucu/eğlenceli/kötü/güzel günlerinden birini geçirdim" gibi ifadeler kullanmamaya karar verdim. Çünkü bu ifadeleri son zamanlarda o kadar çok kullanır oldum ki, hayatımın ne kadar da enteresan bir hal aldığını fark edemez oldum. Bugün de öyle günlerden biriydi işte. Ben büyüye inanmadım hiçbir zaman, okuduğum dinlediğim her masalın her hikayenin gerçekliğine gönülden inanmış olsam da büyüye hiç inanmadım. Belki hiç gerçekleştiğine şahit olmadığımdan, belki de sadece dindar bir ailede yetişmiş olmamdan, bilmiyorum. Neden bilmiyorum gerçekten, ama sadece Sindrella'yı düşündüğümde bile onu prensine kavuşturan şeyin büyü olmadığına, camdan yapılmış o mükemmel ayakkabı olduğuna inanmıştım hep. Eğer büyüye inansaydım - en azından çocukken - eminim çok daha farklı bir hayatım olurdu. Geç de olsa ben bugün büyüye inandım, ancak yeterince büyüdükten sonra inanabildim büy

İzleyiciler