Kayıtlar

2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Dünyanın en tuhaf mahluku, Nazım Hikmet

Akrep gibisin kardeşim,   korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.   Serçe gibisin kardeşim,   serçenin telaşı içindesin.   Midye gibisin kardeşim,   midye gibi kapalı, rahat.   Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.   Bir değil,   beş değil,   yüz milyonlarlasın maalesef.   Koyun gibisin kardeşim,   gocuklu celep kaldırınca sopasını   sürüye katılıverirsin hemen   ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.   Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,   hani şu derya içre olup   deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.   Ve bu dünyada, bu zulüm   senin sayende.   Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer   ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak   kabahat senin,   -demeye de dilim varmıyor ama- kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!                                                          NAZIM, 1947

Münih Notları

Resim
Gezi günlüklerimi yazmayı erteledikçe zaman aşımına uğradığı bir gerçek. Sanırım yaşlandıkça bu gerçekle daha da bir yüzleşir oluyor insan. "Erteleme, yap" mottosu hop diye yer buluveriyor insanın hayatında. Erteleyen bir tarafım olduğundan değil yaşlandığımdan, bu sitemim kendime. Yapacak çok şey, bunların tamamını yapmaya yetecek çok az zaman var. Üstelik yaşlılık da yorgunluk, dikkatte dağınıklık, zaman yönetiminde sıkıntı gibi etmenler ekleyince duruma hayat daha az yaşanılır hale geliyor. Neyse ki gezecek görecek daha çok yer var ki, dünya hala yaşanılabilir bir yer olarak önemini koruyor gündelik hayatlarımızda :) Siegestor München Yazdıklarımı okudukça o kadar eğleniyorum ki anlatamam böyle saçma sapan bir Türkçe, akademik dilin sığlığında boğulan gündelik dilin rahatlığı ve bu karmaşada her geçen gün kendini ifade etmekte daha da zorlanan ben! Konuyu dağıtmadan hemen Münih gezime dönüyorum. Geçen hafta Münih'teydim 17-22 Nisan tarihleri arasında ilk gez bir

Rüyalarımda Heidelberg

Son zamanlarda kendimi ne zaman sıkışmış ve bunalmış hissetsem, rüyamda Heidelberg'de olduğumu görüyorum. Bu hafta iki kez Heidelberg'de gördüm kendimi rüyalarımda mesela... Birisinde kütüphanede ders çalışıyordum, son derece huzurlu ve keyifliydim. Diğerinde is Philosophen Weg'de Barış'la kitap okuyorduk, o okuyordu ben dinliyordum daha doğrusu. Huzur ve mutluluk... Hiç uyanmamayı dilemiş olmam anlayışa karşılanabilir kanaatindeyim. Neticede, Dino mutluluğun resmini çizmiş, ben  ancak rüyalarımda görüyorum :). Heidelberg benim için neden bu kadar önemli ve özel artık gerçekten hatırlamıyorum. Ama Heidelberg sevdam üniversitede 1.sınıftan 2.sınıfa geçerken başlamıştı, çokça biyografi ve felsefe okuduğum bir yazdı, o yaz. Hemen takip eden yılda da felsefede yan dala ve almanca öğrenmeye başlamıştım zaten. Bir yerde birine dair bir şey okumuş ve takılmış olmalıyım muhakkak. Hep Heidelberg'de okuma ve yaşama hayalleri kurmuş ancak bu hayalimi gerçekleştirmek için hiçb

Rembrandt'ın Evi ,Museum het Rembrandthuis - 12.02.2014

Resim
Rembrandt'ın Evi dış görünüş Hayatımın en keyifli günlerinden biri olan bu günü ilk olarak anlatmak isteyişimi anlamlı bulacağınızı düşündüm, benim de bulduğum gibi. Bu yazımı Rembrandt'ı anlatmakla geçirmek istemiyorum açık söylemek gerekirse. Zaten Rembrandt kendini anlatır, tanıyan bilir, tanımayanın da pek umurunda değildir kanaatindeyim. Bu yüzden hemen anlatmaya başlamak istiyorum ancak öncesinde "Sevgili" Barış'a teşekkür etmek istiyorum. Amsterdam'da geçirdiğimiz süre zarfınca gık demeden benimle bütün müzeleri gezdiği ve sıkıldığı zamanlarda dahi bunu bana ve gezimize yansıtmadığı, ayrıca her şeyden öte, benimle heyecanımı paylaştığı için çok çok teşekkür ederim.(doğrusu anlaşmamız gereği akşam 5'e kadar ben ne istersem onu, akşam 5'ten sonra da o ne isterse onu yaptığımız için karşılıklı bir anlaşma memnuniyeti olarak adlandırılabilir benim beslediğim bu memnuniyet :) )      Orjinali "Museum het Rembrandthuis" olan, Türkçe'
hiç olmamış olmayı dilediğim bir zaman dilimindeyim. herkesten her şeyden uzaklaşmak istediğim. sanki daha fazla uzaklaşabilecekmişim gibi...  gitsem ya diyorum bazen. mesela bugün alıp başımı gitmek istedim, gitsem ne fark edecek sanki, kaçtıklarım zaten uzağımda. gittiğim yere götürmeyecek miyim sanki. her defasında kendimi bu duruma sokuyorum ya helal olsun bana. helal olsun

araştırma sorusu

Tezimi yazmaya başladım diyebilirim. Diyemeyedebilirim aslında :) yani enteresan bir yerlerdeyim. Tez konum belli, yüzyıllardır belli aslında üniversiteden beri istediğim konu üzerine çalışıyorum  - Adalet. Bu konuda çalışabilmek için ne ceremeler atlattım ne sıkıntılar çektim bir ben bilirim. Çalışmaya çalıştığım her okulda siyaset alanında ki her hocayla tartıştım :) mucizevi bir şekilde Charles Üniversitesi'nde bu sorunu en kolay şekilde aşıldı. Benacek'e (kendisi program supervisoru) konuyla ilgili danıştığım da o her zamanki emin edasıyla "hmmm, ben biliyorum sana kimin yardımcı olacağını! Orta ve Doğu avrupanın adalet çalışan en iyi akademisyeni bizim kadro'da, yaz ona! Salamon!" Benacek, pazarlama ve dolayısıyla abartma konusunda hayli iyidir, ama gerçekten öğrencisinin işini kolaylaştırmak için de elinden ne gelirse yapar, bu yüzden olsa gerek, okulda da fakültede de herkes Benacek'i sever. Salamon Oxford'lu konuya gerçekten hakim biri ve Benac

2014 ün ilk yazısı "öylesine"

Çok uzun zamandır blog yazamayışımın herhangi bir varoluşsal bir karmaşadan kaynaklanmadığını itiraf etmeliyim öncelikle. Tamamen tercih ve kafa yoğunluğu... Önceliklerimin listesi öylesine uzadı ki bir türlü blog yazmaya sıra gelmedi. Sakinleşip kafa toplayıp da iki cümle yazıp ard arda yerleştiremedim ne yazık ki. Şimdi farkettim de öenmli bir sorunsala parmak basmışım, uzun zamandır blog yazamıyorsam bu kendi kendime de dahil pek konuşmadığım da anlamına gelir bu da yaklaşık iki aya tekabül ediyor. ??? İki aylık bir suskunluk hiç de bence bir şey değil. Yayınlamadığım ama yazdığım 5 blog taslağını bakıyorum da gerçekten düşünmeye vaktim yokmuş. Yaşlanıyorum dediğimde lütfen bana kızmayın artık, önceden bir çok şeyi bir arada yapabiliyor ve yorgun da hissetmiyordum, arada isyan ediyordum o kadar. Şimdi... Tarife edemediğim hiç atlatamadığım bir yorgunluk :) Eğlenceli sıkıntısız hayat vesselam, oturup düşünmeye vakit yok, sadece yap! Tüketmeye yönelik tuhaf bir hayat... Çok yoğun

İzleyiciler