merhabalar efenim :D

"Günlük yazmakla, blog yazmak arasındaki  fark, insanın kendi kendisiyle konuşması -ya da kendi kendisiyle kalması- ile birileriyle konuşması arasındaki farkla temel olarak aynıdır." önermesi uzun zaman süren sessizliğimin bir sonucu, bir ihtiyacın bir tür dışa vurumudur.
Nasıl olmasın ki! (Bu bir önerme değildir ! - en sevdiğim ifade :) !)
Önermemin doğruluğu ya da yanlışlığıyla en ufak bir ilgi alaka göstermemekle birlikte, kendi içerisinde tanımı gereği bir kesinliği olduğuna inancım son günlerde kafamı en çok yoran şey diye düşünüyorum. Hala düşündüğüme göre, evet kafamı yoruyormuş hakikaten.
Yine saçma sapan bir giriş yapmışsın Kübra bu ne yaaa! diyorsunuz biliyorum :) ama en eğlendiğim kısım bu ne yapayım. Siz de benim kadar çok kendinizle kalmayı göze alabilseydiniz blog yazarken ne kadar eğlendiğimi anlayabilirdiniz. EVET BU YAZIM UZUN SÜREN SESSİZLİĞİMİN ÇIĞLIĞIDIR :) Çok artist laflar ediyorum çok :)
Uzun zamandır yazmamamın tabi ki bir sebebi vardı kendince, hatta birden fazla sebepleri vardı. Mesela, Türkiye - gezi hareketini ve olanları sindirmeye çalıştım uzunca bir süre, sonra "dinsiz, imansız, çapulcu, alkolik..." gibi yeni sıfatları bünyeme kabul ettirmeye çalıştım - ne yalan söyleyeyim o kadar biber gazı yİyince hangi sıfatı verseler bünye hop alıyor -, sonra o karmaşayı geride bırakıp buradaki sükunete alışmaya çalıştım, bakanlıkla ve Çankırı Karatekin Ü.yle soğuk savaşımız hala devam etmekte bu sebepten parasız yaşamaya çalıştım dört duvar arasında, sonra felsefeyi bitirdim,Kapital'de bayağı ilerledim, KafKa okuyup derin depresyonlarda boğuldum, sevgilimle gezdim eğlendim, kendimizce planlar yaptık, sonra iki yıllık planlama sonunda bebişim geldi gezdik eğlendik vs vs. Anlayacağın uzun zamandır hem konuşacak insanım çoktu hem de arta kalan zamanı kendime ayırmayı seçtim, günlüklerimi okudum mesela  çok keyifliydi.
Yaklaşık mayıs ayının ortalarından beri yazmıyorum hemen hemen üç ay demek, ve bu kısacık zaman diliminde hayatımda ve tahammül sınırımda o kadar çok şey değişti, o kadar yıprandım ve öyle güzel şeylere adım atıp hatta onları bile yıprattım ki... Şöyle bir düşündüm de şimdi asırlar geçmiş gibi.
arada Blog yazmak istedim çeşitli notlar alıp entry girdim ama bitirecek kadar gücüm olmadı genelde gün sonunda.
Kafamı biraz daha toplamış yorgunluğumu az da olsa atmışım gibi hissediyorum ama daha var, biraz daha zamana ihtiyacım var. Belki biraz daha okumaya, ya da kendimle biraz daha kalmaya.


Yorumlar

İzleyiciler

Diğer Popüler Paylaşımlar

Şeyh Bedrettin Destanı'ndan, Nazım Hikmet

Adım Adım Bullet Journal Hazırlama - Ekim Ayı Ajandası

Kasım Ayı Ajandası - Bullet Journal Tekniği