Onlar...

Rembrandt, 1633
Uzun zaman süren sessizliğimin nedeni söyleyecek bir şeylerimin olmaması değil, tam tersine söyleyecek çok şeyimin olması ancak nereden başlayacağımı bilememem sanırım. Belki de susmanın aslında susmamakla aynı anlama geliyor olduğunu yeni öğrenmiş olmamdı sebep sessizliğime. Kendimle konuşmaya iyice alışmış olmam, ya da bir süre de olsa tekrar günlük yazmak istemem ya da aslında yalnızlığımı bir nebze de olsa dindirecek başka bir sebep bulmuş olmam... Ya da ne bileyim, belki de sadece uzun bir sessizliğe gömülmek istedim. Sessizliğimin sebebi nereden baktığıma göre çok farklı biçimler alabiliyor ve ben tek bir cevapla kendimi hiç de istemediğim sınırlar arasına sokmak istemiyorum.
Belki de sadece susturulmuş olmam gerçeğini kabullenmek yerine, ben kendimce farklı cevaplar üretiyorum ve hiç birine kendimi yakıştıramıyorum. Evet, sessizliğimin gerçek sebebi bu aslında. Yaklaşık 5 aylık bir süreç içerisinde işsizlik ve parasızlık, belirsiz bir yakın gelecek ve hiç bilinmeyen bir uzak gelecek arasında sıkıştırıldım, yıpratıldım. Ne düşündüğümden, nasıl düşündüğümden ve nerede nasıl durduğumdan dolayı gözardı edildim, yok sayıldım.
Yoruldum hem de çok yoruldum. Uzun zamandır hiç okumadığım kadar çok okudum, hiç dinlenmediğim kadar dinlendim, hiç hapsolmadığım kadar hapsoldum dört duvar arasına.
Hayallerim ve gerçekler arasında bir tercih yapmamı istediler, ve beş ay beklediler.
Ve beş ay bekledik.
Sanırım onların göremediği şey, benim inandıklarımın ve hayalini kurduklarımın bir gün hiç gerçekleşmeyeceğini bilsem de inanılmaya ve hayal edilmeye değer olduklarıydı, onlarınkinin aksine.
Vazgeçmemi istiyorlar, kitaplarımda kaybolmamı, kendimde boğulmamı, kaybolup gitmemi.
Onlar gibi olmamamı anlamıyorlar, onlar gibi olmayanlardan olamamamı da.
Onlar ellerindeki gücün sarhoşluğuyla herkesi herşeyi "üstün bir kuvvet" adına rahatça, "vicdanlılık"la yargılarken, ben onları yargılamaktan yine kaçınıyorum.
Sırf onlar gibi olmamak için, sırf onlar gibi olmayanlarla aynı sınıfta anılmamak için bir süreliğine daha susuyorum.
Sırf bu yüzden gecemi gündüzüme katıyorum, sırtımda geçmiş beş ayın yorgunluğu ve yıpranmışlığıyla, çoğu zaman kontrolsüz ama farkında, hayata dair sıkı sıkıya tutunduklarım ve uğruna çabaladıklarım için, çabalamaya devam ediyorum.

Yorumlar

İzleyiciler

Diğer Popüler Paylaşımlar

Şeyh Bedrettin Destanı'ndan, Nazım Hikmet

Adım Adım Bullet Journal Hazırlama - Ekim Ayı Ajandası

Kasım Ayı Ajandası - Bullet Journal Tekniği