Sıradan Bir Geri Dönüş Benimkisi

Blog yazmaya ara vermek için kendimce bir çok sebebim vardı sanırım, son bir kaç yılda. Şimdi geriye baktığımda sebeplerimin geçerliliği konusunda kendimi sert bir dille eleştiriyorum. Evet, kendimi sert bir dille eleştiriyorum. Kızıyorum kendime. Diyorum ki ah be Kübra neden vazgeçtin ki sanki.
 Blog yazmaya Prag'da öğrencilik zamanlarımda başlamıştım, çünkü çok ciddi bir  türkçe konuşma ihtiyacı içindeydim. Kendimi ifade etme ihtiyacı duyuyorum diye düşünüyordum o zamanlar ama sanırım daha çok bir tür anlaşılma ihtiyacıydı hissettiğim. Türkçe konuşabildiğim arkadaşlarım vardı,  ev arkadaşlarımdan birisi Türkoloji okuyordu mesela, akıcı bir dille de türkçe konuşuyordu ama benim özlemini hissettiğim şey daha farklıydı. Bir espri yaptığımda açıklamak istemiyordum mesela, ya da ne bileyim özlediğim bir şeyden bahsettiğimde onun neden bizim için Türkiye'de önemli olduğunu açıklamak istemiyordum. Zamanla kendi kendime konuşmaya başlamıştım, ve bu durum o kadar kronikleşmişti ki evde kendi kendime sesli bir şekilde konuşur hale gelmiştim.
Prag küçük ve düzenli bir şehir olduğundan her yere yürüyerek gidebiliyorsunuz, ve havanın güzel olduğu zamanlarda yürümek büyük bir keyif, her sokağı her köşesi o kadar güzel ki yürüdüğünüzü anlamıyorsunuz bile, işte böyle zamanlarda sokakta dahi kendi kendime konuştuğumu farkedemez olmuştum, ta ki bir kaç gün üst üste sokakta göz göze geldiğim insanların bana garipseyerek baktığını farkedene kadar. Yanlış anlamayın, delirdiğimi veya yalnızlıktan öldüğümü vesaire hiç hissetmedim. Hatta kendimle deneyimlediğim bu derin diyalogları sevmeye bile başlamıştım. Günlük yazıyordum ama daha farklı bir şeye ihtiyacım vardı sanki. Konuştuklarım ve yazdıklarım sadece bana kalsın istemiyordum. Sanki bütün bunları paylaşmak iyi gelecekti bana.
Avrupa'da bulunduğum için sık sık seyahat de edebiliyordum, ebru sanatıyla uğraştığım için workshoplar yapıyor, sergilere katılıyordum, ve eninde sonunda bunların tamamının biteceğini biliyordum. Üniversite'de tanıştığım hocalar ve arkadaşlardan o kadar çok şey dinliyor ve öğreniyordum ki, sanki kendimle bütün bunları konuştuğumda unutmayacakmışım gibi geliyordu. Yazmak arzumun ve konuşmaya olan ihtiyacımın bir şekilde dindirilmesi de gerekiyordu aynı zamanda. Blog yazmaya böylece başladım, ve tabi ki arkadaşlarımın tavsiyeleri ve ısrarıyla. Keza ne kadar dışa dönük bir insan olarak görünsem ve fikirlerimi anında olduğu gibi dile getirebilsem de, duygularımı paylaşma konusunda o kadar da dışa dönük olmadığımı en iyi ben biliyordum.
Blog yazmaya ara vermemin temel sebebi Master tezimi biran önce bitirip o sayfayı kapatmaktı başlangıçta, hayatın bana hazırladığı süprizlerden henüz haberim yoktu.
2015 Mart ayının son haftasında Türkiye'ye döndüğümde hayatımın bu kadar değişeceğini tahmin bile edemezdim. Çünkü planlarıma göre dönüşüm kısa olacaktı sevgilimle hemencecik evlenip ağustos ayında Amsterdam'a taşınacak ve orada doktora çalışmalarıma devam edecektim. Ama tabi ki işler benim düşündüğüm gibi ilerlemedi. Bir Siyaset Bilimci olarak yaptığınız iş, o an bulunduğunuz durum ve yaptığınız araştırma bir siyasetçinin iki dudağı arasında olabilir (özellikle de muhalif bir duruşunuz varsa). Benim doktora projem nikah tarihi aldığımız gün iptal edildi. Başka hiç bir yere başvurmamış olan ben, işsiz, parasız, alınmış bir nikah tarihiyle ortada kaldım. Şu an düşünürken gülüyorum ama dünyanın sonu gibiydi. Gideceğimiz için, ev kurma, iş bulma gibi planlar hiç yoktu aklımda ve son derece rahattık, bir düğün yapıp gidecektik hepi topu ama öyle olmadı. Nikahımıza sadece beş hafta vardı ve ortada bir yaşam adına, o yaşamı Türkiye'de kurmak adına dahi bir ihtimal yoktu. Sonra içerisine düştüğüm bir yaşam kurma mücadelesinden başkası değildi.
Ve o kadar çok şey yaşandı, ve ben bu yaşananların o kadar azına hazırlıklıydım ki, kendimi bütün bunlardan sıyırmam hayli zaman aldı. İşte şimdi yeniden buradayım. Yaklaşık beş yıl sonra, otuzlu yaşlarının başında bir Kübra olarak tüm yaşanmışlıklarıyla.




Yorumlar

İzleyiciler

Diğer Popüler Paylaşımlar

Şeyh Bedrettin Destanı'ndan, Nazım Hikmet

Adım Adım Bullet Journal Hazırlama - Ekim Ayı Ajandası

Kasım Ayı Ajandası - Bullet Journal Tekniği