"Doğru olanı yaptık", dedi Göksu
"Hayalperestlik
değil ki, doğru olanı yaptık, yoksa hep pişman olacaktık." dedi devamında.
coming soon...
Hep pişman olmak kaygısını taşımanın,
pişmanlıklarla yaşamaktan bir farkı var mıdır? Yoktur zannımca.
Tüm gelgitlerimiz, arafta kalmışlıklarımız, bir
yere, bir kimseye, bir şeye ait olamamışlıklarımız, hepsi bir şey için değil mi
aslında!
Bilmiyorum.
Kafam allak bullak bu gece.
Göksu haklı bir yerlerde, Göksu genelde haklıdır
zaten. Ama bir şeyi doğru yapan onun hizmet ettiği amaç mı, yoksa onun sonucu
mu? Önce bunda uzlaşmak lazım sanırsam. Nasıl uzlaşabilirsin ki farklı
paradigmalarda yaşarken, ve yaşadığın paradigma bir anomaliden öteye
geçemezken.
Sanırım bizim sorunumuz sadece paradigmalarla
ilgili değil. Biz kendimiz başlı başına birer sorunuz, çünkü bizler toplumun
anomalileriyiz.
Bizim normal dediğimiz, başkaları için
radikalken, biz nasıl olur da normale yaklaşabiliriz ki.
Koordinatlar sisteminde nereye oturduğumuzda
doğru oluruz, adımıza kabul edilmiş tüm bu yargılar içerisinde?
Toplumsal sözleşme denen büyük yalanın içinde hiç
söz sahibi olamamışken, neyin, kimin parametrelerine göre doğru olanı yaptık
anlayamıyorum ki.
Adımıza yapılmış bir sözleşme, adımıza karar
verilmiş hayatlar, önceden biçilmiş inançlar, koyulmuş hedefler, ulaşılması
gereken standartlar...
Ya bunların hiçbirinde gözümüzde yoksa?
Ya sadece insanca yaşamak istiyorsak, yani sadece
'insanca' bir hayata sahip olmak istiyorsak, eşit ve adil? Ya sadece özgür
olmak istiyorsak başkalarının kurduğu düzenden bağımsız?
Bu imkansızı istemek mi oluyor gerçekten?
Ben umut etmekten, çabalamaktan, beklemekten, her
şeyden yoruldum.
Sıkıldım.
Yoruldum sadece.
Ve normal olamadığım için, hatta normale
yakınsayamadığım için kendimden nefret ediyorum.
Az önce tesadüfen denk geldiğim bir blogu, yazarı
"hep gitmek isteyip de gidemediğim o yere, hep
olmak isteyip de olamadığım o kişiye.." a ithaf etmiş. Göksu da dedi ki "evet ben de bunu demeye
çalışıyorum".
Umarım doğrudur Göksu, umarım kendi doğrularımızda
boğulmayız ya da direnmeye çalıştıkça başkalarının doğruları arasında kaybolup
gitmeyiz.
Neticede, hala itekliyoruz birbirimizi, ha gayret
diyoruz, bir gün sen ağlıyorsun, bir gün ben. Bakalım ne kadar sürecek merakla
bekliyorum.
coming soon...
Yorumlar
Yorum Gönder